Spontane çıkarımlar, insanların niyet, farkındalık ve kontrol olmaksızın diğerlerine ilişkin izlenim oluşturma süreçlerini ifade eder. Spontane kişilik özelliği çıkarımları (SKÖÇ) ise yalnızca bir davranışın gözlenmesi suretiyle gözleyenin zihninde bir kişilik özelliğinin aktive olmasını (aktivasyon aşaması) ve davranışı gerçekleştiren aktörün temsilleri arasında uzun süreli bellekte kaydedilmesini (ilişkilendirme aşaması) içerir. Bu süreç otomatik olarak gerçekleşse de, insanların içinde bulundukları kültürün sunduğu çerçevede ve benimsedikleri kalıp yargılarla uyumlu yönde SKÖÇ yapma eğiliminde olduğunu gösteren bulgular mevcuttur. Bu çalışmanın amacı katılımcının cinsiyetinin, cinsiyet kalıp yargılarının ve cinsiyetçiliğin farklı boyutlarının SKÖÇ’ün ilişkilendirme aşaması üzerindeki etkilerini incelemektir. Bu amaçla Çelişik Duygulu Cinsiyetçilik Kuramı ve Yanlış Tanıma Paradigması'ndan faydalanılmıştır. Katılımcılara çalışma aşamasında yüz fotoğrafları ve belirli bir kişilik özelliğini ima eden cümleler sunulmuştur. Test aşamasında ise ima edilen kişilik özellikleri ve yüz fotoğrafları sunularak, sunulan kişilik özelliğinin, o yüzle birlikte çalışma aşamasında sunulan cümlede yer alıp almadığına karar verme görevi verilmiştir. Sonuçlara göre düşmanca cinsiyetçilik düzeyi yüksek erkeklerde cinsiyet kalıp yargılarıyla uyumlu SKÖÇ gözlenirken, katılımcıların cinsiyetinden bağımsız olarak koruyucu ataerkilliği düşük bireylerde cinsiyet kalıp yargılarıyla uyumsuz SKÖÇ daha fazla görülmüştür. Özetle, cinsiyetçiliğin farklı alt boyutları cinsiyet kalıp yargılarının SKÖÇ üzerindeki etkilerini farklı şekilde düzenlemektedir. Sonuçlar Çelişik Duygulu Cinsiyetçilik Kuramı ve SKÖÇ ile kalıp yargıların ilişkileri kapsamında tartışılmıştır.
|